HALK OZANLARI VE ŞİİRLERİ

Halk Ozanları ve Şiirleri

Ülkemizde halk şairleri ve halk hikayecilerinin en çok yetiştiği yöre Ardahan’dır bunun bir çok sebebi vardır. Başta 93 harbi olmak üzere 1877-78 Osmanlı –Rus savaşı ve bunun sonucunda 40 yıl anavatandan ayrı kalması gelmektedir.Düğün ve derneklerde saz şairleri ile halk hikayecilerimiz can kulağı ile dinlenen insanlardır. Milli acıları ebedi ve milli duyguları besleme ve doyurma isteği başta gelir. İster saz vurmayan veya Ehl-i Dil, ister saz çalan deyişler söyleyen aşık , isterse yalnız halk deyişleri ve manzume yazanlar olsun, Ardahan ili en zengin halk şairleri ve hikayecilerinin ocağıdır denebilir yüzlerce halk şairi ve hikayecisi ile Ardahan’ın ne denli büyük bir mirasın sahibi olduğu artık bütün yöreleri biliniyor ve taktir ediliyor. Bunlardan bazıları.

1-Aşık Şenlik – 1850 yılında Çıldır’ın suhara ( yakınsu) köyünde dünyaya gelmiştir. Hiçbir eğitim almadan üstün zekası nedeniyle halk meclislerine katılarak kendisini yetiştirmiştir. Şiirlerinden bazıları, Osmanlı Rus savaşında söylediği kahramanlık türküsü.
Ehli İslam olan işitsin bilsin
Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana
İstese uruset neki var gelsin
Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana

Asker olan bölüh bölüh bölünür
Sandınızmı Kars Kalesi alınır
Boz atlar üstünde kılıç çalınır
Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana

2-Aşık Zülali – 1873 yılında Posof’un Suskap ( Aşık Zülali) köyünde doğmuştur aşıklığının yanında İstanbul da ağabeyinin yanında eğitim görmüş Arapça ve Farsça öğrenmiş. 1904 yıllarında Türkçe ve din dersi öğretmenliği yapmış.
Devrin en önemli aşıklarından Çıldırlı Aşık Şenlik, Narmanlı Aşık Sümmani savaşların ve felaketlerin olduğu dönemin çocuğu olarak yetişti. Yaşamı boyunca çok yer değiştirmek zorunda kalması nedeniyle aşk, tabiat, gurbet,ayrılık, memleket sevgisi, yoksulluk, nasihat ,tasavvuf ve sosyal hadiseler onların şiirlerinin başlıca temasını oluşturur.

Üstadından öğüt istersen gönül
Var otur yanında kal ağır ağır
Herkesin ağzından akmaz şeker bal
Düşünde edebin al ağır ağır

Bakarsın yok iken var olduk neden
Vücut yavaş yavaş tam olur beden
Çekirdek topraktan biter bir fidan
Büyüdükçe açar dal ağır ağır

Yöremizin ünlü iki aşığı 1890 yılında Çıldırın Suhara köyünde bir araya gelerek bir atışma yaparlar. Bu atışmanın bazı bölümleri şöyledir.

Şenlik
Yine fikrim hayallandı uğraşır nara ile
Tabipsiz derdi çekerim melhemsiz yara ile
Arz ediben gitsem eğer pirin öz diyarına
Menzilim bin yıllık yoldur tükenmez bir ay ile

Zülali
Yaman baktım çekti leşker bir ulu duğra ile
Fethetti burcu semayı döğüşür sahra ile
Sağolmaz yara çekeriz nah-nuyi kısmette biz
Eğerki eflatun gelse tabib-i kübra ile

Şenlik
Serçe şahan ile eylermi savaş
Sana kim dediki fil ile uğraş
Yüzünden kar yağar gözünden ateş
Şenlik gibi kahramanı gördün mü

Zülali
Der Zülali dön bak önünde ne var
Kaçılmaz dört yanın çevrili duvar
İster olsun ağzı kanlı canavar
Ben yırtıcı çok aslanı görmüşüm.